Büyük deprem felaketinin üzerinden aylar geçti şehir yaralarını sarmaya çalışıyor. Hasarlı binaların ve yıkımı ve enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor.
Haber merkezimize gelen görüntülerde, yıkımı yapılan binaların hemen yanındaki okulda eğitim öğretim faaliyetlerine devam edilmesi öğrenci ve öğretmen sağlığının nasıl hesap edilmediğini gözler önüne seriyor.
Kahramanmaraş Doğukent bölgesindeyiz, yıkımların devam ettiğini görüyoruz. Bu yıkımların hemen yanındaki okulda eğitim öğretim faaliyetleri devam ettirilmeye çalışılıyor. Bu asbetin bu tozun içerisinde insan sağlığının tamamen yok sayıldığı bir ortamda eğitim öğretim faaliyetleri devam ettirilmeye çalışılıyor.
Ülkemizde asbest üretim ve kullanımı 2010 tarihinde yasalanmıştır. Ancak daha önceden asbestli maddelerin, sökümü ve yıkımı sırasında asbeste maruz kalınmaktadır.
Asbest nedir?
Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir.
Asbestin kullanıldığı iş alanları nerelerdir?
- Tekstil endüstrisi (lifler, kumaşlar, ipler)
- Çimento endüstrisi (saç, boru)
- İnşaat malzemeleri endüstrisi (çimento ürünlerinin işlenmesi)
- Kimya endüstrisi (boya dolgusu, dolgu materyalleri, sentetik reçine kompresyon kalıp materyalleri, termoplastikler, kauçuk ürünleri),
- İzolasyon endüstrisi (ısı, ses ve yangın izolasyonu)
- Kağıt endüstrisi (asbest kağıdı, karton), fren, debriyaj, balata üretimi
- Gemi yapımı ve vagon üretimi.
Kırsalda asbest maruziyeti:
Asbest, geleneksel olarak öğrenilen ısı ve su yalıtım özellikleri nedeniyle kırsal alan yaşayanlarınca sıva işinde, çatıların ısı ve su yalıtımında, ocakların yalıtımında yaygın olarak kullanılmıştır. Bu toprak çeşidinin ekonomik kolaylaştırıcılığı nedeniyle yöre yaşayanları tarafından bazı bölgelerimizde “aktoprak”, bazı bölgelerimizde çorak toprak, geven toprak, göktoprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı adı verilmiş ve diğer toprak çeşitlerinden ayrılmıştır.
Ev içinde sıvanın dökülmesi, ev dışında ise doğa olayları nedeniyle sıvanın ya da çatının bütünlüğünün bozulması sonucu havaya karışan asbest liflerinin solunması sonucu asbeste maruz kalınmaktadır.
Asbeste bağlı hastalıklar:
Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırılabilir. Bazı lifler ise maruziyet yoğunluğuna, maruziyet süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikir.
Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yıllar alır. Bu süre, maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 arasında değişir. Asbestle ilişkili hastalık riski, ömür boyu solunan asbest liflerinin sayısı ile orantılı olarak artar.
Asbeste bağlı hastalıklar; akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseridir.
Asbest tek başına akciğer kanseri gelişimi için 5 kat risk oluşturmakta iken, sigaranın tek başına oluşturduğu risk 10 kattır. Sigara ve asbest birlikteliği ise akciğer kanseri gelişimi riskini 50-90 kat artırmaktadır. Bununla birlikte, sigara veya diğer nedenlerle oluşan akciğer kanserlerinden ayırt edilemez.
Günümüzde maruziyet riskinin en fazla olduğu iki alan, gemi sökümü ve kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların tadilatı ve yıkımıdır. Asbeste bağlı akciğer kanserinin, pazarın büyük kısmını karşılayan ülkelerde üretiminin halen devam ediyor olması, dolayısıyla endüstride kullanılıyor olması ve kentsel dönüşüm sürecindeki eski binaların yıkımı nedeniyle önümüzdeki yıllarda artış gösterebileceği ön görülmektedir.
Asbest ile ilişkili hastalıklarda kür sağlayan bir tedavi yaklaşımı yoktur. Bu nedenle çevresel ve mesleksel maruziyetlerin azaltılması birincil yaklaşım olmalıdır.
Kaynak: https://toraks.org.tr/site/news/4381